Lisede tanışıp âşık olduğu Hakan’ın, dikkatini çekebilmek için ne gerekiyorsa yapan Melike; nihayet bir gün, ona kendini fark ettirmeyi başarır. Gel gör ki genç kızı, ağza alınmayacak ağır hakaretlerle aşağılayan ve hakir gören Hakan, onu büyük bir hayal kırıklığına uğratır. Sadakatin beden bulmuş hâli olan genç kız, buna rağmen vazgeçmez ve büyük bir inatla aşkının peşinden gider. Sonunda onun bu ısrarı sonuç verir ve böylece hiç beklenmedik bir anda, hiç beklenmedik bir şekilde Hakan’ı kendine bağlamayı başarır. Kısa bir zaman sonra da onunla evlenir ve dünyaya bir kız çocuğu getirir. Bütün bunlar olurken Melike’yi büyük bir yıkım bekliyordur ama henüz kimse bunun farkında değildir.

Bu kitapta birçok duyguyu zıddıyla birlikte göreceksiniz. Aşkı ve nefreti göreceksiniz mesela; sadakati, ihaneti hatta yenilgiyi ve zaferi aynı karede göreceksiniz… Bir yandan, genç bir kızın trajedisine şahitlik ederken diğer yandan da tüm yaşadıklarına rağmen umudunu asla yitirmeyen ve hep dik durmayı başaran bu genç kızın azmi karşısında hayretler içerisinde kalacaksınız.

Sözün özü; hayat yolunu, sürekli ince bir ipin üstündeki cambaz gibi tedirgin yürümek zorunda kalan Melike’nin ayağı kayamazdı ve o asla tökezleyemezdi çünkü kucağında, ondan başka kimsesi olmayan küçük bir kız çocuğu vardı ki zaten onu bu denli güçlü yapan şey de buydu.

Oyun bitmeden perdenin kapanmayacağından emin olan Melike’nin, günün sonunda büyük ödülü kazanıp kazanamayacağı ise bir solukta okuyacağınız bu kitap boyunca cevabını aradığınız tek soru olacak.

Öyleyse şimdi ilk sayfayı açın ya da yazarın ifadesiyle “Perdeyi aralayın.” bakalım bu oyun nasıl bitecek ve oyunun sonunda perde kimin üstüne kapanacak?

Saygılarımızla…