Dünyanın en güçlü devletlerinin ordularının, Mustafa Kemal başta olmak üzere tüm subay ve er kadrosuyla Osmanlı Ordusu tarafından bozguna uğratıldığı Çanakkale Savaşı’nda iki taraftan da on binlerce kişi öldü, yaralandı, sakat kaldı; yüz binlerce insanın hayatı bir daha asla eskisi gibi olamayacak şekilde değişti. Ancak hayatı fazla değişmeyenler de vardı. Örneğin, üç bin daireyle Londra’daki Chelsea semtinin çoğunun sahibi olan Cadogan Ailesinin mensubu ve elinizdeki anıların yazarı olan Chelsea Kontu Binbaşı Edward Cadogan gibi. Çanakkale’ye, en şiddetli çarpışmalar bittikten sonra gönderilen ve savaşın hercümercini sıcak anlarında değil, daha sakinlediği bir dönemde yaşayan bu iyi eğitimli ve sanatkâr ruhlu kont, sonrasında Mısır ve Filistin’de de bulundu. Buralarda yaşadıklarını yazdı, fotoğrafladı, resimledi. Ardından ülkesine ve parlamentodaki görevine dönüp soyunun ve servetinin imtiyazıyla hayatına devam etti. Ancak arada, fotoğraflarına da yansıyan küçük bir fark vardı: Cadogan ateşi ve ölümü görmüştü. Olaylara hem bir asilin ayrıcalık ve üstünlük duygusuyla, hem de bir askerin vazifeşinaslığı ve avamdan neferlerine yönelik yoldaşlık hissiyle bakan bu gönüllü süvari binbaşısının anıları, istilacıların siperlerinde ve ordugâhlarında yaşananları aktararak Çanakkale Savaşı’na farklı bir pencereden bakmamızı sağlıyor.