20. yüzyılınbaşından başlayarak 1949’daki Çin Devrimi’ne gelene kadar Çin entelektüelleri, geleneksel düşünce biçimlerinden koparak, Batılı düşünme alışkanlıklarıyla düşünmeye başlamış, siyasi bakımdan içinde bulunulan durumun sebep olduğu dağılma sürecinde, Çin kendi kültürünü ve daha da önemlisi dilini yeniden tanımlamak zorunda kalmıştır. Dört Mayıs Hareketi’nden sonra Çin Dili, eski, kısa ve mecazi anlatım alışkanlıklarından sıyrılmış ve akılcı bir zemine taşınmıştır.