''Dışarıdaki her şey gerçekdışıydı, bir gösteri gibi, küçük bir delikten izlenen bir gösteri… Sadece kendisi uymuyordu buraya. Omuzlarını ağrıyormuş gibi geriye iterek hırçın hırçın iç geçirdi. Kolları bir tahriş hissiyle sızlıyor, kafasından adeta bir tıslama geliyordu. Uzun bir müddet sadece kendini dizginlemeye çalışarak, dişleri sıkılı, oturdu… Onu memnun edebilecek ya da zihnini rahatlatacak hiçbir şey olmadığından, geriye kalan tek şey bu rahatsızlığa katlanmaktı. Kendisini hayatın bedeninde yerinden oynamış bir eklem gibi hissediyordu: Zihninde çıkık bir parmak görüyordu, şişmiş, morarmış, acılar içinde. Mesele, kendini nasıl tekrar eklemine oturtacağıydı. ”
Öğrencisine aşık olan evli ve çocuklu bir müzisyen, onun aşkına karşılık veren romantik bir genç kadın, tutkuyla arzulanan ama koşulların imkansız kıldığı bir birliktelik… Konu hiçbirimize yabancı olmamakla birlikte, Lawrence’ın edebi ustalığı romanı basit bir aşk hikayesinin çok ötesine taşıyor. Ruhsal çözümlemelerdeki derinlik ve özellikle de yaratıcı tasvirler edebiyatseverlere etkileyici bir okuma sunuyor. Çizgiyi Aşmak, yıllanmış şarap gibi, zamanla tadından hiçbir şey yitirmeyen o ender eserlerden…