Joseph Roth’un 1923’te Viyana ile Berlin arasında gazetecilik yaparak yaşadığı dönemde kaleme aldığı ilk romanı Örümcek Ağı’nın merkezinde, hayal kırıklığı içinde Birinci Dünya Savaşından vatanı Almanya’ya dönen Theodor Lohse yer alıyor. Radikal sağ çevrelere girip yükselme hırsıyla gizli bir örgüte katılan Lohse o yıllarda Nasyonal Sosyalistler ile komünistler, burjuva ile proletarya arasında yaşanan siyasi kavgaların içinde bulur kendini. Yükselen faşizm tehlikesini sağduyuyla sezip bu ilk romanında, zamanını tutkuyla eleştiren kuşkucu, devrimci bir duruşla okuyucunun karşısına çıkan Roth, Lohse aracılığıyla hayal kırıklığı yaşayan, güvenilir iktidarlardan yoksun bir nesilden gelen, temelde beceriksiz, korkak bir fırsatçının temsilini sunmakta.
“Avusturya Macaristan İmparatorluğunun
20. yüzyıl edebiyatına yaptığı en güzel katkıyı Kafka ve Robert Musil’le birlikte Roth’un romanları gerçekleştiriyor.”