Edebiyatta Spinoza Hayatı herhangi bir şeye inanarak anlamlandıranlar, onunla akıp giderken, özgür olduklarını düşünürler. Onda bir anlam bulamayanlarsa Zorunluluk'un pençesine düştüklerine inanırlar.Bunlar için iki yol vardır: Ümitsizce isyan etmek ya da bilgenin özerkliğini seçmek. Spinoza düşüncesi Zorunluluk içinde Özgürlük arayışıyla sanata ve özellikle edebiyata geniş kapılar açar: Borges, Büchner, Calvino, Canetti, Cortazar, Flaubert, Goethe, Hölderlin, Huxley, Joyce, Malamud, Mc Culers, Melville, Miller, Murdoch, Tolstoy, Tournier, Unamuno ve diğerleri... Sisler ardındaki bir Spinoza düşüncesini farklı yollardan izlerler. Ama onun özgürleştirici bir düşünce olduğunda birleşirler. Çünkü Spinoza onlara hep şu can alıcı soruyu sorar: Neden insanlar, sanki özgürlüklerinin ardındaymışçasına, hırsla köleliğe doğru koşarlar? İçinde bulunduğu topluluğa, onun kurallarına, değerlerine körü körüne boyun eğmektense eleştirel gözle bakabilen, aklı ve bedeni hareketsizleştiren bağları koparabilen her insan Spinoza'da, Spinoza'yı olmasa bile, kendini bulacaktır. Zenginlik, Güç, Ün isteğinden ve tüm Tutkular'ından uzaklaşarak.