Hem dünya genelinde hem de Türkiye’de, çok az sayıda “temellendirilmiş kuram” (grounded theory) çalışması var. Sosyal bilimlerde ve özellikle sosyolojide en önemli yöntem tartıs¸malarından biri, yapı-fail veya sistem-özne ikiligˆi üzerinedir. Burada yapı veya sistemi daha önemli kabul eden yaklas¸ımlar (örnegˆin, Althusser’in Marksist yapısalcılıgˆı, Lacan’ın büyük öteki olarak adlandırdıgˆı simgesel yapı) ile özneyi daha ön plana alan yaklas¸ımlar (örnegˆin, Foucault’nun postmodern iktidar kuramı, mikro sosyolojiler) arasında çok ciddi bir yöntemsel farklılaşma vardır.
Yapıya öncelik tanıyanlarda beliren meta-kuramsal yaklas¸ım, öznenin toplumsal eyleme süreçlerinde daha tali kaldıgˆını öne sürmüs¸lerdir. Meta-anlatılara kars¸ı çıkan yaklas¸ımlar ise günlük hayat pratigˆi içinde faillerin eylemlerinin asıl oldugˆunu veya öncelikle aras¸tırılmayı gerektirdigˆini fakat bu eylemlerin her mekân, zaman ve toplum biçimine genellenemeyecegˆini iddia etmis¸lerdir. Birey veya özne, nesneles¸tirildigˆi bir bagˆlamda bile, kendi hayatını konus¸maya çalıs¸ır. Elinizdeki kitap, çes¸itli meslekten/kimlikten öznelerin kendi hayatları içinde yas¸adıkları sorunları tanımlama ve bunlara çözüm bulma yollarını göstermektedir.
Burada dikkat çeken nokta, öznelerin sorunları tanımlama ve çözüm bulma yollarının hiç de kendilerine özgü olmadıgˆını, toplumdaki çes¸itli faktörlerden (kültür, din, politika, piyasa vb) etkilendigˆini görmektir. Kitapta iki özgünlük dikkat çekicidir: ilk olarak öznelerin, sorunları tanımlama ve çözme yöntemleri; ikinci olarak da sosyologun bunları formüle etme biçimi. Aytül Kasapoğlu’nun derlediği Özne Hayatı Konuşunca, bilim insanlarının Türkiye’de “temellendirilmiş kuram” alanında yaptıkları ilk kapsamlı çalışma olmanın yanı sıra, toplumsal hayatın önemsiz gibi görünen konularında sorun yaşayan öznelerin, kendi sorunlarının ve çözüm yollarının nasıl da farkında olduklarını göstermek açısından önemli bir niteliğe sahiptir.