Tolstoy, bu eserde hakikati bilmek ve mutlu olmak için bilim ve teknolojinin sağladığı imkanların olmazsa olmaz şeyler olmadığını, hayatı anlamak için gözlerimizi hayatın kendisine çevirmemiz gerektiğini anlatır. Bu kitap, Tolstoy’u bize yansıtan aynacıklardan ve yüreğinden çektiği damlacıklardan oluşmaktadır. Kitapta yer alan 27 hikayenin farklı farklı kahramanları olsa da aslında onlar Tolstoy’dan başkası değiller. Yaşadığını yazan bir yazardır, Tolstoy. Hikayelerine ağlayışı bundandır. Eserde kimi zaman kunduracı, kimi zaman bir hükümdar olarak karşımıza çıkan Tolstoy, Tanrı’yı bulma sevdasına düşüp O’nu anlatmaya çalışan karakterler çizer. İçimizdeki Şeytan, insanları dalmış oldukları tarihî uykularından uyandırma amacı güdüyor.
“Bir zamanlar bir iyi, bir de kötü büyücü varmış. İyi büyücü, bir insanı, kötü büyücünün şerrinden kurtarmak için, onu buğday tanesine çevirmiş. Kötü büyücü birden bir horoz olup tam taneyi yutacakmış ki, iyi büyücü tanenin üzerine bir şinik buğday dökmüş. Böylece kötü büyücü aradığı taneyi bulamamış.” İşte Hıristiyanlar da Allah’ın kitabı olan İncil’i bu hâle getirdiler. Allah’ın kitabının yanı sıra 49 kitabı kutsal tanıyarak hak ve bâtılı birbirine karıştırdılar.