İbn Eca Seyahatnamesi

İbn Eca Seyahatnamesi

Bir Türk Seyyahın Kaleminden
Barkod: 9786051556161
Üreticiler: Ötüken Neşriyat
Stok Sayısı: 4
Basım Tarihi: 7-2019
Baskı Sayısı: 2. Basım
Sayfa Sayısı: 140 Sayfa
Ağırlık: 140,00 Gram
Boyut: 13,50 (en) x 21,00 (boy)
Cilt: Ciltsiz
Kağıt: 2. Hamur
Basım Yeri: İstanbul - Türkiye
Basım Dili: Türkçe

110,00 TL
82,50 TL

15. yüzyıl seyyahlarından İbn Eca et-Türkî (1417-1478), Memlûk Devleti’nde hem ordu kadılığı (kazaskerlik) hem de elçilik vazifesi yapmış Türk kökenli bir tarihçi ve seyyahtır. İbn Eca, 1471 senesinde Sultan Kayıtbay döneminde Memlûk kumandanı Emîr Yeşbek ed-Devadar’ın yanında Dulkadiroğlu Şehsuvar’a karşı yapılan son sefere katılmıştır. Bu sefer esnasında Emîr Yeşbek tarafından Şehsuvar’a Memlûk elçisi olarak gönderilmiştir. Ardından İbn Eca, Akkoyunlu Uzun Hasan’a Memlûk elçisi olarak gönderilmiştir. Bu elçilik görevleri esnasında gördüklerini kaleme alarak İbn Eca Seyahatnamesi adıyla tercümesi yapılan Kitâb fî Târih Yeşbek ez-Zahirî adlı eserini hazırlamıştır. İbn Eca’nın yazdığı bu eser; Mısır ve Suriye’de hakimiyet tesis etmiş olan Memlûklerin, Maraş ve Elbistan ile Çukurova Bölgesin’de varlık gösteren Dulkadiroğulları Beyliği’nin, Doğu Anadolu ile Azerbaycan ve Irak’ta hüküm süren Akkoyunlu Devleti’nin coğrafî varlığı, siyasî ve kültür tarihi hakkında ana kaynaktır. İbn Eca Seyahatnamesi’nin Türk tarihi açısından önemli bir kaynak olduğu görülmektedir. Eserde Halep’ten Diyarbakır’a oradan Ahlat’a ve Tebriz’e kadar o dönemde bölgede yer alan şehirlerde Türk nüfusunun yoğunluğu göze çarpmaktadır. Dolayısıyla İbn Eca Seyahatnamesi, yaklaşık beş yüz elli yıl önce Anadolu’nun Doğu ve Güneydoğu Bölgesi’nde Türk nüfusunun çokluğuyla birlikte bölgenin hakimiyetinin Türklerde olduğunu ortaya koymaktadır. Bu durum; Malazgirt Zaferi’nden itibaren Anadolu’nun Türkleşmesinin mükemmel bir şekilde gerçekleşmiş olduğu hakikatinin, 15. yüzyılın ikinci yarısında Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde apaçık biçimde görüldüğünün ispatıdır. Bu yönüyle eser, tarihî ve coğrafî kıymetinin yanında Anadolu’nun Türk yurdu olduğunu göstermesi açısından da ayrıca öneme sahiptir.