"... İki ay sürekli çalıştım öykü üzerine ve, bitirir bitirmez, bir tek cümlesini okumadan, müsveddesini toplayıp masamın en alttaki çekmece gözüne sakladım. Düşünmüyorum öykü üzerine. Kompozisyonundan, alışılmış öykü sınırları içinde kalıp kalmadığından emin değilim. Teknik yapısı dışında stili, sanatsal değeri üzerine de düşünmüyorum. Düşünmeye gerek duymuyorum. Ne ki, öyküyü yazdığım sürece, ihtiyar Savaşçı ve Melek hanımla birlikte, kendimin de bugünkü Gurzuf’a ve Kızıltaş’a döndüğümü, ötekiler gibi, kendimin de cenaze törenine katıldığımı, ve ötekilerle birlikte Gurzuf’un anacaddesinden geçip bayırdaki eski mezarlığa girdiğimi hisseder gibi oluyorum. Öykünün değeri mi? Önemli değil. Bu kadarı yeter bana. [Cengiz Dağcı,Yansılar-3, Nisan l989]"