"Ağlama Altınay." dedi. "Birlikte diktiğimiz kavakları ben büyüteceğim. Büyük bir kadın olup da döndüğün zaman ne kadar güzel olduklarını göreceksin." (...) Kavaklarım benim. Körpecik fidan olduğunuz o yıllardan bu yana ne kadar çok şey değişti. Sizi diken, büyüten insanın bütün istekleri gerçekleşti. Ama siz neden böyle üzgün hışırdıyorsunuz? Kışın yaklaştığına, yapraklarınızın döküleceğine mi üzülüyorsunuz? Yoksa sizi böyle üzen halkımızın büyük acısı mı? Evet, kış geceleri soğuklar donduracak, fırtınalar dağlarda, vadilerde uğuldayacak. Ama sonra bahar gelecek... İnsanın temel meselelerini, aşkını, hasretini, düşüncelerini kısacası insanı anlattı Cengiz Aytmatov. Kökü Manas’tı. Gelenekten geleceğe uzanıyordu düşünceleriyle. Yepyeni ufuklara açılıyordu. Çocukluğunda dinlediği masallar, gençliğinde hasret ve hüzünle eşlik ettiği şarkılar, ozanların yaktığı türküler dünya görüşünün temelini oluşturdu. İnsanların gönlünü kazandı eserleriyle. Dünyanın dört bir tarafında okundu. O, yazılmamış bir tarihin dilini keşfederek sadece insanları ve tabiatı değil, insanın ve tabiatın hâllerini bu dille anlatıyor eserlerinde. Okuyucuyu çeken de onun bu özgün kurgusu ve üslubu oluyor.