“Önceleri gönülsüz ve çekingen olan Nergis arkadaşlarının neşeli hal ve tavırlarından, yalan yanlış uyduruk cevaplarından yavaş yavaş gecenin manasına ve gayesine uyandı. Burada kendisinin başta gözü açılmamış bir sığırcık yavrusu gibi sandığı üzere hayatının ebedi aşkını bulmak için değil, eğlenmek, gırgır ve şamata için bulunuyordu.
Bu iyi niyetli, eli yüzü düzgün ama azıcık kalın kafalı oğlanlarla bırak uzun vadeli bir ilişki kurmayı, bu akşam dahi beraber eve dönmeyecekleri açıktı.
İşin ucunda hiçbir beklenti olmadığını, burada söylediklerinin ve yaptıklarının hiçbir manası olmadığını idrak edince gevşedi. Oğlanlara durumu çok çaktırmadan, o da işi sululuğa vurmaya başladı. Bir an zihninden, üçlü bir takım olmanın verdiği güvenle bir ‘erkek gibi’ flört ettiği geçti.”
İç sıkıntılarını, güvensiz arayışları kat eden yolun neşeyle döşendiği bir roman.
Klasik edebiyatın romantizmi, 21. yüzyılın huylarıyla-sularıyla nasıl iş tutar?
İyi eğitim almış, oturmayı kalkmayı bilen bir Nergis, “Kezban Roma’da” durumuyla nasıl baş eder?
Kulağa küpe: “‘Kız muhabbeti’ asla sadece ‘kız muhabbeti’ değildir!”