İnci’nin hayatında yeni bir dönem başlıyordu. Yeni bir semt, yeni bir sokak, yeni bir okul... Taşındıkları gün, her şeyden önce apartmanın karşısındaki köşk çekti İnci’nin dikkatini. Hüzünlü bakan pencereleriyle, hikâyesiz binalar arasında hemen gösteriyordu kendini. Okulla, piyano dersleriyle ve bu gizemli köşke dair düşlerle geçen haftalardan sonra, karlı bir kış gününde, İnci’nin babası yeni bir plakla geldi eve. Çalan müzik, bir mucizenin habercisi gibiydi, hem ismiyle hem de Ninni’siyle... O gece, bir ışık yandı köşkün pencelerinde. Davet gibiydi yepyeni bir öyküye...
Öyküleriyle ve biyografileriyle sevilen Göknil Özkök’ün hayalle gerçeği buluşturan bu ilham dolu öyküsü, klasik müzik bestecimiz Ahmed Adnan Saygun’a ve onun müzik eğitimine adanmış hayatına saygı niteliğinde.