Thompson 20. yüzyılın en önemli tarihçilerinden birisidir. Kuşkusuz sadece mâdunların, aşağıdakilerin tarihini yazdığı için değil, bu tarihi onların yanından yazmak cesaretini gösterdiği için de önemlidir. Güç mücadelelerinin geçmişini sunarken kendisi de bu mücadelelerin sahnesi haline gelen tarih alanında Thompson’un katkısı daha da büyük bir etkiye sahiptir. Thompson, İngiliz İşçi Sınıfı’nın Oluşumu’nda sınıfın nasıl kendisini oluşturan bir süreç olduğunu tartışır. Sınıfın, kültürel olarak değişen çevre, insan ilişkileri, kültürel yeniden yapılanmalar, inanç dünyası içinde zaman zaman kopan, ama yine tekrar ona dönen bir süreçte kendi kendisini "yapışı"nı anlatır. Sınıfı durgun bir kategori olarak algılayan, sadece "ajan"ların seyyaliyeti ve güç mücadelesinin güdümlü bir parçası olduğunu vazeden anlayışa karşı Thompson şarkılar, ilahiler, şiirler, yeminler, günlükler ve gazeteler vasıtasıyla tarihi canlandırır. Thompson’un yazdığı ve insan olmanın erdemleri kadar zaaflarını da sergilediği işçi sınıfının kendi kendini oluşturması tarihi, bugün tüm o canlılığıyla okunmayı hak eden uzun bir romandır aslında..