Biz kimiz? Nereden geldik, nereye gidiyoruz? Dünyayı bir uçtan diğer uca ne zaman dolaşmaya başladık? Aklımız ne zaman devreye girdi? Din kavramına ne zaman sahip olduk? Hayalgücümüz dünden bugüne nasıl bir değişim geçirdi? Eş, aile, toplum nasıl doğdu? Ya sanat ve aşk?.. İnsanın En Güzel Tarihi’nnde, Fransa’nın kendi alanında uzman üç bilimadamı bu ve benzeri soruları yanıtlıyor, insana özgü üç perdelik komedinin üç keşifle ortaya çıktığını söylüyorlar: Toprağın, hayalgücünün ve gücün keşfi. Bunlar, bir bakıma insanın kendini doğadan ayrıması, onu sömürgeleştirmesi ve sonra da kendi kültürünün tuzağına düşmesi anlamına geliyor. Bizler bugün otoriteyi, hiyerarşiyi göklere çıkarıyor, doğanın sesine hiç ama hiç kulak vermiyoruz. Kim olduğumuzu bize anlatacak olan tarihi mirası baraj suları altında bırakıyoruz. Evcilleştiğimizi söylüyoruz ama vahşi yanımızı hep koruyoruz. Acaba hala tarihöncesi dönemde mi yaşıyoruz?..