Elburz Dağları’nın Doruklarında Seyduna Hasan Sabbah’ın
Fedai Yetiştirdiği Bir Kale Vardır: Adı Alamut’tur Yani “Kartal Yuvası.”
Küçük zeytin ağaçlarının arkasında saklandığı yerden onu izleyen Reşidüddin’in genellikle sert olan yüzü düşünceliydi. Bu ahmak Yunanlı istemeden ona birkaç iyi seçenek vermişti. Eğer bu adam haklıysa ve Kantara Kalesi’nde çok altın varsa, o zaman bu çabaya değerdi. Bir süredir doğu sahillerinde Konstantinopolis’te Blakernai Sarayı’nın mahzenlerinden büyük miktarda hazinenin kaybolduğu söylentisi dolaşmıştı.
Bu söylenti Hoca’nın kulaklarına bile ulaşmıştı. Aynı zamanda eski bir hesabı da kapatabilecekti. Talon’la ailesini tek darbede saf dışı bırakmanın zamanı gelmişti. Reşid’in anıları çok eskilere dayanıyordu ve Mısır’da yaşadığı zamanlarda Talon’un insanlarını öldürmesi hâlâ içini yakıyordu.
Ama o adam olmasa Selahaddin bugün ölmüş olacak ve kimse için bir tehdit olmayacaktı.