Doç. Dr. Osman Karatay eski sorulara yeni cevaplar vermekle kalmıyor. Onun bilim dünyasındaki ayırıcı özelliği eski cevaplara yeni sorular sormasıdır. Nakletmesi değil, süzerek almasıdır. Böylece bazı durumlarda bilim diye bildiğimiz şeyin ardındaki siyaset ortaya çıkıyor. Ama bu kitapta yine de siyasetle uğraşmıyor. Yeni sorular ve yeni cevaplar onu yeterince meşgul ediyor. Bu küresel köyde Türklerin akrabaları ve ilk Türk yurtlarının keşfi yazarın esas derdi. Bu konuda bildiklerimizin yalan olduğuna inanıyor. Kendi arayışlarında ise bazen Irak’ın kuzeyinde Türklerin atalarını buluyor, bazen Oğuz Han’ın varlığını sorguluyor. Bazen İranlıların efsanevî hükümdarı Feridun’un neden bir Türk hükümdarına benzediğini düşünerek bu hükümdarın Türklerden çalındığı sonucuna varıyor. Son yıllarda eski dönem tarihçiliğinin en kaydadeğer eserlerini veren Karatay, Hırvat Ulusunun Oluşumu (2000) adlı çalışmasında ilk İran-Turan sorgulamalarına girdi. Ardından 2003 yılında ilk baskısıyla işbu kitap ortaya çıktı. Aynı yolda iğneyle kuyu kazmayı sürdürünce de, Bey ile Büyücü (2006) doğdu. Nihayet toplu sonuçlarını Türklerin Kökeni (2011) adlı kitabında yayınladı ama bu kitaptaki İran-Turan tartışmalarını oraya taşımadı. İran ile Turan yazarın inanmadığı cevaplar ve inandığı gerçeklerin mücadelesinin bir ürünüdür.