Ön Asya halkları Alamut Fedailerinin suikastlarından bıkmış, huzur ve sükûnet arayışındaydı. Orta Doğu, XII. yüzyılın üçüncü çeyreğinde bölgede huzuru sağlayan Kudüs Fatihi Selâhaddîn Eyyûbî'nin politikası ile birleşmişti. Ancak onun ölümüyle birlikte tekrar ayrıştı ve sessizlik sona erdi. Anadolu ise 1240 Babailer İsyanı ve 1243 Kösedağ hezimetiyle karışık bir haldeydi. Bahsedilen bölgelere Pax Mongolica'yı yani Moğol Barışı'nı getirecek kişi, İlhanlıların kurucusu ve İran Moğollarının atası Hülegü Han'dı.
1253 yılında çıktığı İran Seferi ile Ön Asya'nın kaderini baştan başta değiştiren Hülegü Han, Çingiz Han'ın torunuydu. Dedesi Çingiz ona adını, Emil Nehri kıyısındaki ilk avından sonra bahşetmişti. O günlerde kimse onun Ön Asya'nın kaderini bütünüyle değiştireceğini, dünyanın en meşhur şahsiyetleri arasına gireceğini tahmin etmemişti.
Elinizdeki bu eserin ilk bölümünde onun aile efradından, atalarından, dedelerinden ve ninelerinden, öz anne, üvey anneleri ve babasından, öz-üvey bütün kardeşlerinden, hatun ve cariyelerinden, evlatları ve torunlarından ayrıntılı bir şekilde bahsedeceğiz.
İkinci bölümde ağabeyi Möngke Han'dan aldığı yarlıkla 1253'te çıktığı seferde, Alamut Fedailerini tarihin karanlık sayfalarına itmesini, yüzyıllardır yaşayan halifeliği yok etmesini, Suriye ve Mısır'a gerçekleştirdiği harekâtı, Anadolu ile ilişkilerini ve Berke Han ile aralarındaki amansız mücadeleyi anlatacağız.
Çalışmanın son bölümünde ise öncelikle idari ve siyasi şahsiyetine, Ön Asya'daki sefer ve savaşların gölgesinde İlhanlı Devleti'ni kurmasına, devletin idari, askerî, adli ve ekonomik kadrolarını teşkil etmesine ve ölümüne tanıklık edeceğiz.