Efsanevi ve yitik bir kütüphanenin izleri, kökleri antik çağlara uzansa da etkisi hâlâ canlı olan bir bilgelik ve esin kaynağının kalıntılarına götürüyor insanoğlunu. Geç antik dönemin bu büyük öğrenim merkezi, İskenderiye’nin 643 yılındaki düşüşüyle birlikte yok olsa da, bugün Grek, Roma, Yahudi ve Süryani kültürlerinin kesiştiği bir kavşak noktasının temsili orunu olmayı sürdürüyor. Ortaçağ’ı ve modern çağları biçimleyen bir entelektüel enerjinin kaynağı, konusunun ehil akademisyenlerince açık ve betimleyici bir dille çözümleniyor bu kitapta.