İslam, hem dinsel hem de siyasal alanda belli hükümler getirmiştir. Bu yönüyle kapsayıcı bir din görüntüsü çizmektedir. 19. yüzyıla kadar kendi ekonomik mekanizmaları çerçevesinde varlıklarını devam ettiren Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkeler, özellikle bu yüzyıldan itibaren kapitalizmin yaygınlaşmasıyla krize girmiştir. Bu çerçevede eski ekonomik kurumlar işlevsiz hale gelmiş, kapitalizme eklemlenme süreci başlamıştır. Bu süreçten Osmanlı Devleti de etkilenmiştir.19. yüzyıla kadar Ahilik sistemini devam ettiren Osmanlı, bu yüzyıldan itibaren kapitalizmin yaygınlaşmasından etkilenmiş ve eski yapılarını işletemez hale gelerek kapitalizme eklemlenmeye başlamıştır. Bu eklemlenmeden müteddeyin kesim de etkilenmiştir. Bu çerçevede 1960’lı yılların sonundan itibaren Milli Görüş Hareketi içerisinde kapitalizme eklenme çabalarına girişmişlerdir. Özellikle 1980 sonrası Türkiye’nin neoliberal politikaları uygulaması sonrası İslami sermaye yükselişe geçmiş ve MÜSİAD adı altında örgütlenerek ekonomik alandaki ağırlığını artırmıştır. Buna uygun olarak da Batının ideal insanı “Homo Economicus” yerine İslam’ın ideal insanı olarak lanse edilen “Homo İslamicus” savunulur hale gelmiştir. Özellikle AKP iktidarıyla birlikte İslami sermaye egemen konuma gelerek Müslüman kesim arasındaki “sınıflı” görünümü arttırmıştır. Burjuva İslam’ın egemenliğine tepki de gecikmemiş, İslam içindeki bu sınıflı yapıya itiraz eden ve buna karşı mücadele eden kişi ve kurumlar da ortaya çıkmaya başlamıştır.Türkiye’deki İslami sermaye üzerine yaptığı çalışmalarla dikkat çeken Şennur Özdemir, bu çalışmada İslami sermayenin yükselişi ve ona karşı gelişen tepkilere ışık tutmaktadır.