“Sosyalizan bir sistem altında insanlar devlet içerisinde doğrudan bir sese sahip olmalıdırlar. İslam devleti, bu itibarla sosyalizmin zirvesine ulaşmıştır. Halk, yasamanın herhangi bir Kabine ya da Parlamentonun elinde olmadığının farkında olmuştur."
Hindistan’ın önde gelen Mu¨slu¨man du¨şu¨nu¨rlerinden biri olarak kabul edilen S. Mu¨şir Hu¨seyin Kidvai, bu eserinde İslama bağlı ulusların Pan-İslamcı bir biçimde tek bir çatıda toplanması gerektiğini ve Batı’da o dönemde tartışılan mu¨lkiyet, özgu¨rlu¨k, hukuk, sosyalizm gibi kavramların Mu¨slu¨manlar açısından çok önceden beri bilindiğini ve uygulandığını açıklamaya çalışıyor. Seku¨ler bir du¨nya algısı olan sosyalizmle İslam arasında kritik bağlantılar kurarak yol alan Kidvai, eleştirel bakışını öncelikle “toplum” olgusuna odaklıyor: eşitsizlik ve adaletsizlik u¨zerine kurulu kapitalist du¨nyanın dönu¨ştu¨ru¨lmesi için seku¨ler olanla teolojik olan arasındaki imkânları yokluyor...