İvan İlyiç’in Ölümü, hasta yatağında ölümü beklediği sırada, gerektiği gibi yaşamaya özen gösterirken mutlu bir yaşam sürmeyi unuttuğunu fark eden bir adamın iç hesaplaşmasının hikâyesidir. Zengin, saygın bir yargıç olan İvan İlyiç, ölümü bir bir yüzleştiği sarsıcı gerçeklerle birlikte karşılamak zorundadır.
Dünyanın en büyük romancılarından Lev Tolstoy, 1870’lerin sonlarına doğru kendisiyle girdiği derin hesaplaşma sonucu geçirdiği bunalımın ardından kaleme aldığı İvan İlyiç’in Ölümü’nde, insanın aklı ve yüreğinden hiç silinmeyen yaşam-ölüm olgularının olabildiğince nesnel ve soğukkanlı ama aynı ölçüde derin bir yaklaşımla dile getirir. Tolstoy’un hem yaşamında hem de yapıtında ayrıcalıklı bir yer tutan roman, sıradan bir insanın çöküşüne ve ölümüne çarpıcı yaklaşımıyla dünya edebiyatının da gözbebeklerinden biri olmuştur.