İkinci Dünya Savaşı arifesinden savaş sonrasına, Japonya’ya özgü niteliklerin birer birer yok olmaya başladığı yıllara kadar uzanan Şafak Tapınağı, Yukio Mişima’nın başyapıtı sayılan Bereket Denizi dörtlemesinin üçüncü kitabı. Bir yandan geçmiş takıntılarını yeniden canlandıran güzel bir kadının peşinde koşan, diğer yandan yine aynı tutkuyla mistik aydınlanmayı arayan bir adamın hikâyesi. Yazarın Budist felsefe ve estetik anlayışı ile Japon değer yargılarının yok olacağına dair öngörüsünün damgasını vurduğu bir roman.
“Bu kitaplara,” diyor Yukio Mişima, “yaşamla ve bu dünyayla ilgili hissettiğim ve düşündüğüm her şeyi yansıttım.” Bereket Denizi, Japonya’yı asırlar boyunca besleyen kültürel unsurların birer birer yok edilişinin destansı hikâyesi. Hayatı da romanları kadar çarpıcı olan Yukio Mişima’nın sayfalarında gezindikçe, bir kültürle birlikte bu kültüre inanmış yazarın da kendi sonuna doğru nasıl ilerlediğini görebiliyoruz.