Kanlı bakışlarından korkup kaçacak delik aradığım Şah Mahmet benim geleceğimdi; büyüyünce benim de onunki gibi kan çanağı gözlerim, güldükçe parlayan altın dişlerim, kuşağımın arasından görünen tabancam, yastığımın altına yerleştirmeden yatağa girmediğim dua işlemeli kamam olacaktı... Ben de çöp sokup dişlerimi karıştıracak, dilimi dişlerime değdirip cıyk cıyk edecektim... Şah Mahmet’in öyküsü anlatıldıkça içimdeki ona ulaşılmazlık duygusu daha da derinleşiyordu.Şah Mahmet, okurunu sarsan, insanı yaşadığımız dünyanın en köklü sevgilerine, acılarına yaklaştırarak olduğu yere çivileyen, birbirinden güzel öyküleri bir araya getiren bir kitap. Edebiyatımızın usta yazarı Adnan Binyazar’ın Şairin Kedisi’nden sonraki ikinci öykü kitabı bu. Öykülerdeki kahramanları, sözgelimi Şah Mahmet’i, Nevriye’yi, başlı başına bir öykü kişisi kılınan "eller"i unutamayacaksınız. Bunların her biri aşkın, tutkulu cinselliğin, yalnızlığın, gençliğin beklentilerle dolu günlerinin ve yaşama sevincinin kahramanları...