Çakıl taşlarında okyanusları, adaları, ada insanlarını görür gibi oldu. Sudaki yol izlerinin öyküsünü yakından gözlemek istercesine avuçladı taşları. Avucunda, suyun altındaki pırıltılarını, canlılığı, en kötüsü öykülerini yitirmişlerdi. Yeşil renklisinin mor renkliyle hiçbir benzerliği yoktu. Sarısının da kestane renkliyle, damarlarını,yumuşaklıklarını, pütürlerini, kayganlıklarını tarttı. Benzersizdi her biri. Herkes gidişi belirsiz bir yolculuğa çıkmıştı. Tan’ın yoluyla çakıl taşlarının yolculuğu o an kesişmişlerdi. Nerede duracağı belirsiz, esrarlı yolculuğun parçası olmak, benzersiz hikâyeler yaşamak dünyayı şaşırtıcı ve saygı değer kılıyordu gözünde.
Turizm Meslek Lisesi öğrencisi Tan, yaz günlerini Abana’ da deniz kıyısındaki bir motelde çalışarak geçirir. Bir gece sahilde aşçı yamağı arkadaşına çocukluk günlerinin "Bu kadar da olmaz ki!" dedirten öyküsünü anlatırken belleğinden bir film şeridi gibi akar geçmişi. Sevilen yazarımız Sevim Ak’ın, Orta Anadolu’dan İstanbul’a uzanan, sürprizleriyle, iç içe geçen öyküleriyle, kesişen yaşamlarıyla hüznü olduğu kadar umudu da duyumsatan ilk gençlik romanı.