Şiirin öldüğü veya daha hafif bir söyleyişle ölmekte olduğu iddiası, zaman zaman ortaya atılır. Ama şiir, her seferinde iddiayı geçersiz kılar. Ölen, yerleşik beğenilerdir; yaşayan ise tazeleyici atılımlardır. Seksen iki yıl önce Ulus gazetesinde yayımlanan “Şiir ölüyor mu?” sorulu ankete verilen cevaplar ve bunların doğurduğu yankı; şaire, şiire ve bunların algısına ilişkin önemli bir uyarandır. Ankette görüşleri alınan şairler dışında anketin açtığı ufukla şiirin durumunu değerlendiren şairler de vardır.
12 Kasım 1937’de Ulus gazetesinde başlatılan “Şiir ölüyor mu?” sorulu anket, 6 Ocak 1938’de tamamlanır. Anket aracılığıyla “bu mevzu üzerinde tanınmış şairlerin fikirleri”nin toplandığı belirtilir. Ulus gazetesinin seçimi ve sunumuyla dönemin “tanınmış şairler”i şunlardır: Ahmet Kutsi Tecer, Ziya Osman Saba, Behçet Kemal Çağlar, Halûk Nihad Pepeyi, Ömer Bedrettin Uşaklı, Suut Kemal Yetkin, Cahit Sıtkı Tarancı, Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat, Necip Fazıl Kısakürek. Anket için cevap alınan bu şairlerin neye göre seçildiği veya bu ankete neden adı geçen şairlerin görüşlerinin alındığı, sorulması gereken sorulardır. Bu soruların cevabı, şairlerin ankete verdikleri karşılıklar okunurken kendiliğinden ortaya çıkar.
Seksen iki yıl önce düzenlenen “Şiir ölüyor mu?” sorulu ankete verilen cevapları ve bu anket etrafında yazılanları okumak, şiirin nasıl ölmediğini göstermektedir. Nurullah Ataç’ın “Şiir ölüyor mu?” sorulu anket ve etrafında gelişen tartışmaları kapatan sözü, bugün için de rahatlıkla kullanılabilir. Farklı beğenileri yansıtan pek çok şiirin ve pek çok şairin ilgi gördüğü günümüzde, “şiir ölüyor demekse, şiir daima ölsün”!