Bu bir poetika kitabı. Bütün sanatsal varoluşların temelinde bulunan “yapma sanatı” da, “yaşama sanatı” gibi anlatılması ve aktarılması zor ögeler taşır. Her zaman “kendinize özgü”dür herşey, genellik taşımaz, örnek olamaz, doktrin hiç oluşturmaz. Az sayıda da olsa “Şiir Sanatı” ya da “Şiir Yazmak” başlıklı rehber kitap ve ürünlerdeki deneyimlerin tümü de özneldir. Elinizdeki kitap da şiir üzerine düşünceleri, yaşanmışlıklar ve tarihsellik içinden aktarıyor.
Yine de akılda kalmalı: “Şiir Yaratıcı Yazma Kursu” veren eğitimci şair, bütün öğrenme sürecinin merkezindedir; ama, kendi pratiğinin iktidarından vazgeçer. Bu, başlı başına zor bir konumdur. Şiir zaten eğitimle elde edilmez; şiire didaktik ve pedagojik açıdan yapılan yaklaşımlar geri teper; “şiir duygusu eğitimi” bile tepki çeker. “Şiir öğrencisi”ni “güçlü şair”le yan yana getirmek, orantısız bir hesaplaşmadır; bağımsız kalması gereken adayı “boğup öldürmek” demektir. “Bağımsızlık”, şiirin tanımında ve doğasında vardır.
Bu kitapta yer alan “öznel deneyimlerin” sahibini, 1981’de Cemal Süreya şöyle tanımlar: “Ve geldik Ali Cengizkan’a… Şiirin kendisi, şiirin hiçbir şeyle kendini bağlı görmeyişi. Her şiirin kendisiyle tanımlanabileceği. Ve şiirin başka hiçbir şeyle tanımlanamayacağı. Dev tutku, büyük çıkış.”