Şiir ve Şairin Kimliği Üzerine Küçük Denemeler.
“Mümkün olsaydı her karış toprağa buğday eker gibi kitap ekerdim.” diyen Horace Mann’dan bir adım daha öne geçerek hemen her yere ‘şiir ekmek’ isteyen şair Büyükçelik’in bu arzusuna ve çabasına yanıt verecek bir toplum arayışı ve yüzleşme çabası bütün şiir ve yazılarında gür bir sesle okurunu yedeğine alıp ilerler. Bu ilerleyişte şairin tıknefes olmadığı, şiirlerin soluğuyla ferah bir şekilde ipi göğüslediği ve hatta söz çizgisinden ilerilere fırladığı gözlenir. Bilsen BAŞARAN
Kalıcı şiir üretenlerin, neredeyse hepsinin ‘toplumcu gerçekçi’ şairler olduğunu keşfeder Mehmet Büyükçelik.
Şiirini ararken, bilgi-birikim ilişkisine büyük roller verir...
Ona göre: “...İyi bir şiir için, anadilin gerektirdiği sözcük bilgisi ve yazım kurallarının çok iyi bilinmesi, insanlar için yazılması, şiire ait özel bir dilin kurulması, söz sanatlarına önem verilmesi, ne dediğinden önce nasıl dediğinin öne çıkarılması gerekir.” ‘Şairin içinden geçen duygu ve temayı imge ile dışa vurması, şiirin üst düzeyde yapılanması için olmazsa olmazdır’ Mehmet Büyükçelik’e göre. ‘Alışılmış söz ve bağdaştırmaların şiire bir katkısı olamaz, herkesin söylediği sıradan bir söz yumağı olmaktan öteye geçemez’ der soranlara. İyi bir şair, gördüğü doğayı ya da olayı bir gazeteci gibi anlatmamalı, görüp duyumsadıklarının kendisinde yarattığı düşünce ve izlenimleri seslendirmelidir ona göre…
Hayrettin FİLİZ
Burada, toprağına kök salmış bir ağaçla karşı karşıyayız; gövdesi ve dalları olan. Her şiir benim için bir keçiboynuzudur, fakat içindeki balı süzmek gerekir. Çünkü bütün yararlılığı o balda gizlidir. Büyükçelik, toprağına kök salmış, gövde vermiş ve dallarında meyve üretiyor. Bir keçiboynuzu ağacı olarak görüyorum onu.
Mazhar ALPHAN