“Ağaç, tombul tombul ve pırıl pırıl kara dutlarla doluydu. Neşeyle zıplamaya başladık. Ancak ne kadar neşeli olursak olalım zıplayarak dut toplamak çok zordu. Lokum eve gidip üstüne çıkabileceğimiz bir şeyler getirmemiz gerektiğini söyleyince aklıma tabure geldi. Kırık da olsa biraz destekle işimizi görürdü. Beraberce tabureyi almak için bizim bahçeye geri döndük. Biraz önce bıraktığımız yerde tabure yoktu ama işimize daha çok yarayacak bir şey vardı. Ufak ve pek rahat görünen bir koltuk.”
Başıboş ve yapayalnız görünen bir koltuk Şirin ve arkadaşlarının başına açmadık iş bırakmıyor! Neyse ki bayram geliyor, güzellikler getiriyor!