Bireysel, kurumsal ve ulusal çerçevede sahip olunan imkan ve kaynakların düzey ve kalitesi ile bunları kullanma yön ve şekli, 21. yüzyılda da mukayeseli rekabet avantajı kazanmada önemli rol ve fonksiyon görecektir. İstikrarın istikrarsızlığı, krizin israfı, istikrarın israfı, algılama aldanımı konseptleri ön plana çıkacaktır. Farklı konumdaki paydaşların tercih ve öncelikleri ile talep ve beklentilerinin etkileşim süreci de ekonominin ve politikanın etkisi altında şekillenecektir. Ekonominin, fiilen işlemekte olan ekonomik yapı ve ilişkiler sistemin dinamiklerini, bileşenlerinin karşılıklı ilişkilerini analiz etme yanında, sistemin kapasitesini ve performansını artırmak için yapılması gerekenleri inceleyen çok disiplinli bilim dalı olması, ekonomi politik bakış açısının önemine işaret etmektedir. Bütünün herhangi bir bileşenin bütünün özelliklerini yansıtıyor ve içeriyor olması, ulusal ve küresel ekonomik değerlendirmelerin bu perspektifi göz önünde bulundurmasının gereğini ima etmektedir.