Tanrı ve insan bir olup Likya'yı yaratmış. İnsana, boşluğu duvarlarla sınırlamak, mekanlar yapmak düşmüş; kapılar açmış girilsin ve çıkılsın, pencerelerle çevrelenmiş dış dünyaya bakılsın, ışık düşsün içeri diye. Ve tamamen ona ait olsun diye de çatılarla örtmüş. Herkes kendince bezemiş yapısını. Boyamış duvarlarını, heykeller ve kabartmalarla donatmış her yanını. Duvarlara ruh vermiş. Onun yapısı herkesinkinden farklı olsun istemiş. İstemiş ki, evinde kendisi, tapınakta tanrısı, kamu binalarında yönetimi onurlansın. Tanrı da geri kalacak değil ya; tüm bunlar için cömertçe malzeme sunmuş insanına: Taş sunmuş, çamur sunmuş, ağaçlarının en iyisini sunmuş. Üstüne üstlük eksilmez ışık düşürmüş üstlerine. En mavi denizi de değdirmiş eteklerine.