Ağıt, Şiir, Kadın. Neden “ağıt” kadınlarla özdeştir? Kadının kayıp tarihine bu soruyla başlıyor Temizyürek. Kadın cinsiyeti nasıl bir toplumsal konum ki yaşam ile ölüm onun kucağından gelip geçmekte? İnsan oluşumuzdan bu yana var olagelen ağıtın, içerdiği yakıcı acıya karşın yaşamın o andaki en canlı titreşimlerini, unutmaya karşı bulunmuş sözlü bellek kodlarıyla nasıl geleceğe taşıdığını, ezelden beri her kültürde benzeri yaşanan evrensel töresini irdeliyor. Ağıtın şiir ile bağını, şiire nasıl kaynak olduğunu, destandan hikâyeye, ninniden masala, eskiden moderne sözel ve yazınsal edimleri beslemesinin örneklerini sergiliyor. Mitolojiden felsefeye, tarihten antropolojiye, bilimden edebiyata, yaşamdan sanata kadına dair “yok” sayılmış olguları saptıyor ve yeni sorular açıyor. Erkek zihniyetin “kadınlar şiir yazamaz” bön yargısı on binlerce yıla damga vurmuş, bu yargı adeta eril zihin genlerine işlemiş, algının bir kör noktasına dönüşmüş; işte bu kasıtlı zihniyetin örneklerini sorguluyor Temizyürek; eril zihniyete meydan okuyan bu kitabıyla.