Dünyanın her yerinde başkalaşan metaforlar eşliğinde ortaya çıkan şeytan imgesi, su götürmez biçimde insanın hikâyesini hem geriye doğru hem de ileriye doğru anlamlandırır. Zaten onun bu saydam, kaygan, ele avuca gelmez hüviyeti, katı aklın acımasız değirmeninden bile sağ kurtulmasını sağlamamış mıdır? Mitolojide, ilkel inançlarda kendinden menkul bir karanlığı temsil eden şeytan, semavi dinlerde Tanrı’nın her şeyi kuşatan kudretine boyun eğen bir imtihan figürüne dönüşür. Modern dönemdeyse insan ve toplum hâllerinin alegorisinde vazgeçilmez bir işlevsellik kazanır. Her halükârda o, insanla ilişkisi ölçüsünde varlık kazanan bir arketiptir ve insan, şeytanın ayartılarıyla muhatap olduğu nispette insan kalacaktır.
Âşık Şeytan Kör Talih çalışmasında Emin Gürdamur, mitlerden, destanlardan, kadim söylencelerden modern edebiyatın kült metinlerine varıncaya değin geniş bir arazide izini sürdüğü şeytanın kültürel biyografisinin sınırlarında dolaşmakla beraber, içimizdeki karanlığın parçası olan bir varlığın temsil ettiği anlam alanına dair pek de yabancısı olmadığımız bir öngörü sunuyor.