Bugüne kadar âşık tarzı destanlar konusunda yapılan çalışmaların kahir ekseriyetini cönklerden derlenen destanların yeni harflere aktarılmasıyla ya bilinen bir âşığın yeni harflere aktarılan destanında yer alan tarihi olaydan hareketle yaşadığı yüzyılla ilgili tespitlerin değerlendirilmesi veya destanına istinaden bilinmeyen bir âşığın tanıtılması oluşturmuştur. Bunların dışında kalan birkaç tanım ve tasnif çalışmasında da çoğu zaman mehaz bile göstermeye gerek duyulmayacak kadar harcıalem hale gelmiş bilgiler tekrarlanıp durulmuştur.
Oysa, "sözlü kültürün gerçek arşivi kütüphaneler değil insan hafızasıdır." aforizmasının işaret ettiği sözlü kültür ortamının mahsülü olan âşık tarzı şiir ve kültür geleneği, bağımsız bir sosyo-kültürel kurum hüviyeti ile ortaya çıktığı 16. yüzyıldan günümüze kadar, Türk kültür hayatı içinde yer alan Ermeniler başta olmak üzere gayri Türk unsurlarını da içine alacak şekilde Türk toplumunun bütün sosyo-kültürel katmanlarınca özümsenen ve asırlar süren "Osmanlı Barışı"nın -zümreler ne kelime; milliyet ve dinlerüstü- ortak kültürel kodlarını veya referans noktalarını oluşturan en önemli sosyo-kültürel kurumdur.