Adını anınca, akla ilk güzelim türkülerin, anlamı derin şiirlerin, Türkçenin bütün zenginliklerini ortaya koyan anlatım zenginliklerinin geldiği Aşık Veysel’i düz yazı ile anlatmak zor. Hatta olanaksız.
Şiir gibi yaşamış bir halk ozanın yaşamından kesitler sunduk.
Bir kişi en zorlu durumda bile gülebiliyorsa, güldürebiliyorsa; o, yaşama tutunmadaki en güçlü dayanaklara ulaşmış demektir.
Bir kişi kendisini doğadaki bütün canlıların bir parçası gibi görebiliyorsa, daldan bir yaprak düştüğünde içi kıpırdıyorsa; o, yaşamın en güçlü sırlarına ermiş demektir.
Bir kişi yüzlerce yıldır süregelen geleneklerin bir parçası olup çağın en yeni araçlarıyla barışık yaşıyorsa; o, değişimin gücünü görmüş demektir.
Bir kişi derdini, düşüncesini, hayalini herkesin anlayabileceği bir durulukta ifade etmeyi başarıyorsa; o, ruhuna ayna tutmayı başarmış demektir.
Bir kişi ölümü şiirle karşılayıp, yaşamın bir başka evresi görecek kadar ölümü aşmışsa; o, ölümsüzlüğe ulaşmış demektir.
Aşık Veysel şimdi bütün sevenlerin gönül köşklerinde…
Aşık Veysel şimdi bütün tomurcuklanan ağaçların özsularında…
Aşık Veysel şimdi Kızılırmak’ın toprak rengi sularında…
Aşık Veysel şimdi bütün insanlar kardeşçe yaşasındiyenlerin vicdanlarında…
Aşık Veysel şimdi baharda uyanan toprağın çiçek köklerinde…
Aşık Veysel şimdi dost sofralarında…
Aşık Veysel şimdi Hacıbektaş Veli’nin, Mevlana’nın, Yunus Emre’nin, Pir Sultan’ın yanında…
Aşık Veysel şimdi saz tellerinde…
Sivas ellerinde…