Onda doğaüstü bir güç var. Ucuz bir araba kokusunu ümitsizce kapanmış güneşten, kükreyen rüzgârdan daha önemli kılabiliyor!
Dilinin görünmez ışığıyla büyülenip içine düşeceğimiz havai tuzağını örüyor! Varlığının nedeni bu.
Metropolün kıyısında yaşayan bir grup yoksul genç, hayata karışmak için önder belledikleri çekici, karizmatik bir liderin, ağabey bildikleri Nezir’in peşine takılır. Ancak “havanın içindeki gözenekleri” bile hizaya soktuğuna inanan, kelimelerin “çarpıcı bir düzenle diline döküldüğü” Nezir kendini yol gösterici olmakla sınırlamaz. Elde ettiği gücü bırakmaya, hükmetmekten vazgeçmeye niyeti yoktur. Gelgelelim dört gençten sadece biri onun ezici cümlelerinin karşısında duracaktır. O da, “Onu hissetmekten kendime eğilemiyorum,” diye yakınan ve iktidarın değil de aşkın dilini konuşan Cihan’dır.
Aşk İşaretleri dil ustası Latife Tekin’in dille hesaplaştığı, karanlık bir roman. Meselesi, yazarın kendi sözleriyle: “Etkileme, büyüleme, dille iktidar kurma, gücü ele geçirme… Hayatı anlamlandırarak başkaları hakkında konuşma önceliğinin insana geçirdiği güç, iktidar… Kimsenin cümle kuramadığı bir yerde, cümle kurup kabile reisi olmak…” İlk baskısı 1995’te yapılan, Tekin’in “dilsizliğe, sessizliğe övgü romanı” olarak tanımladığı Aşk İşaretleri, belki de bugün yayımlandığı günden daha güncel…