Gözlerinin dolduğunu hissetti bir an için. Yüreğinde bir sızı hissetti, içi titredi. O sessiz çığlıkları hissediyordu. O acı feryatları. O son nefesleri ve o korkuyu hissediyordu. Bir kadın olarak anlayabiliyordu, polis de olsa kadındı. Ölümün kokusunu işi gereği biliyordu. Fakat korkunun kokusu? Yeryüzündeki tüm kadınların, tüm şiddet mağduru kadınların yüzlerindeki korkuyu, üzerlerine sinen o korkunun kokusunu silmek istedi.
Kurbanlarını acımasızca öldüren bir katil. Zeki, gözü pek bir kadın: Gamze Başkomiser. Olay yerinde yok denecek kadar az sayıdaki kanıt, işlerini oldukça güçleştiriyordu. Gamze’nin kıvrak zekâsı bu kez ona ihanet mi etmişti? Neden denediği her yol çıkmaz sokaktı?
Soluk soluğa bir polisiye gerilim.
“Birini öldürmek için sevmek de bahane nefret etmek de.”