20. yüzyıl Avrupa yazınının en uç beylerinden Evelyn Waugh’un Adi Bedenler romanı, kaleme aldığı ve ekmek teknesi olarak gördüğü hatıraları gümrüğe takılıp gümrük memurlarınca yakılan, başına gelen trajikomik hadiseler sonucu nişanlısı Nina ile bir türlü evlenemeyen, nevi şahsına münhasır Adam Fenwick-Symes’ın başından geçenleri odağına alıyor.
Yazar, Adam Fenwick-Symes’ın tam ortasında bulunduğu bu renkli fotoğrafa “Bright Young People” topluluğunu ve topluluğun kırılgan ilişkilerini, İngiliz sosyetesini ve sosyetenin iki dünya savaşı arasındaki hâl-i pürmelâlini de dahil ediyor: Trajediyle komedinin ustaca harmanlandığı, telefon konuşmalarının ve dedikoduların hem söylemde hem de kurguda önemli roller üstlendiği bir dünya, Adi Bedenler’de tasvir edilen. Waugh, yıllar sonra, ölümünden iki yıl önce yazdığı bir önsözde Adi Bedenler’in hiç hesapta olmayan bir kitap olduğundan bahseder. Kitabın kahramanı Adam Symes da hiç hesapta olmayan bir kaderin eline düşmüş biri olarak duruyor karşımızda; az sonra tam yanımızda bitecek, aşina bir yüz.