1958 Şubat’ında Amerikan Time dergisi Menderes’i kapak yaptığında onun şu sıfatını öne çıkartır: “Sabırsız müteahhit”. Dışarıdan bir göz olarak Time dergisinin o sıra başbakanlık mevkiinde olan birisini -neredeyse sekiz yılı bulan dönemdeki icraatlarıyla ilişkili olarak- işte bu tanımlamayla özetler. Eğer 1961 Eylül’ündeki idamından sonra aynı dergi uzunca bir yazıyla Menderes’i yeniden ele alsaydı; belli ki Türkiye’nin yakın tarihine damgasını vuran bir politikacı olarak değerlendirecekti. Hele şimdilerde yapılabilecek analitik bir incelemede onun Türkiye’de demokratik siyaset denilince akla gelen ilk isim olduğu belirtilecekti.
Demokratik siyaset, devletin keyfiliğine karşı insan haklarını kurumsal güvencelere bağlama arayışıyla ilgilidir. Oysa Türkiye’de, siyaset, uzunca bir süre daha çok devletin nimetlerinden pay kapma ve devleti topluma karşı savunma olarak uygulanagelmiştir. Bu çerçevede Menderes, tek partili rejimden demokratik bir sisteme geçişin en büyük pay sahibi olarak iç siyasette -sırf bu yanıyla bile- hep anılmaya değer bir liderdir.
14 Mayıs 1950 seçimleriyle Türkiye’de, ilk kez yerleşik siyaset anlayışına karşı sivil özgürlükleri savunan bir siyaset anlayışı iktidara gelmiştir. Bu kitap, 14 Mayıs seçimlerine gidiş sürecini, bu sürecin baş mimarı olan Adnan Menderes’in fikirlerini ve hayatını merkeze alarak ve daha önce kullanılmayan bazı belgelere dayanarak anlatmaktadır.