Ahmet Sarı’nın öyküleri bir durak. Alışkanlıklarla bakılıp geçilen, hatta bakılmadan geçilen küçük şeyler hakkında özenli bir saygı. Sarı; eşyaya, hayata, ölüme, insana dair kısa ve çarpıcı anlatılarla öykü yolculuğunu sürdürüyor. Gittikçe daha derin, daha felsefi katmanlar kazanan öykülerinde, bazen mahyasındaki yazıya gücenmiş bir caminin sesiyle bazen yere atılan bir hurma çekirdeğinin hâletiruhiyesiyle bazen de şehrin ortasındaki havuzda kendi yalnızlığına sarılan kuğunun hüznüyle karşılaşırız. Bu karşılaşmalar bir yandan bizi eşyanın kalbine bir yandan kendi kalbimize yaklaştırır.
Kadim soruları gündelik hayattan kesitlerle uykusundan uyandırıyor Ahmet Sarı. Bunu yaparken sessiz, sakin, telaşsız bir usul benimsiyor. Kurmaca evreninin kurallarına riayet ediyor. Ağacı Bahara Cesaretlendirmek’te çarpan, büyüleyen, yakalayan, değiştiren, düşündüren küçük anlara odaklanan yazar, okuru da kalbin bütün baharlarına cesaretlendiriyor.