Komiser Haritos yıllardır tatile çıkmamıştır. Karısının baskısına dayanamayınca Santorini Adası’nda baldızının evinde tatil yapmaya razı olur. Ancak, Komiser’i hiç de huzurlu günler beklememektedir. Adada meydana gelen deprem, ıssız bir yerde gömülü olan cesedin ortaya çıkmasına neden olunca, kimliği belirsiz cesedi alıp Atina’ya götürmek ve cinayeti aydınlatmak Haritos’un üstüne kalır. Atina’da amiri, bir cinayet dosyası verir ona: Karanlık işlere bulaştığı söylenen Kosta Kustas, sahibi olduğu gece kulübünün önünde öldürülmüştür. Soruşturmayı derinleştiren Komiser, bu iki cinayet arasında şaşırtıcı bir ilişki olduğunu keşfeder, ardından da, kendini üçüncü lig takımlarından, paravan şirketlerden, politikacılardan örülü kirli bir mekanizmanın içinde bulur. Hedef dört koldan korunmakta, ağın kilit noktalarında olanlar tam bir Alan Savunması uygulamaktadırlar. Ardı ardına iki cinayet daha işlenince, olayın sandığından da büyük ve korkutucu boyutlara ulaştığını görür Komiser Haritos. İstanbul doğumlu yazar Petros Markaris, Atina’nın bize hiç yabancı gelmeyen atmosferinde, medyası ve polisiyle soluk soluğa okunacak bir serüven sunuyor Alan Savunması’nda.