Müsâdere, ehl-i örften bir kişinin cezalandırılması veyahut miri ile olan münasebeti gerekçe gösterilerek asırlar boyunca başvurulan bir uygulama olması hususunda, Osmanlı Devleti içerisinde de klasik dönemden itibaren iktisadi, idari ve hukuk üçlüsü bağlamında tezahür etmiştir.
XVIII. yüzyıl sonlarından itibaren Osmanlı Devleti’ndeki ida¬ri organizasyonun temel birimlerinden olan taşradaki yerel yönetim kadrosundaki yapısal ve işlevsel dönüşümler, âyan zümresinin siyaset içerisinde yükselerek devlet teşekkülünde yer almasına olanak sağ¬lamıştır. Hükümetin uygulaması olan bu durum diğer alanlarla olan ilişkileri çerçevesinde parçadan bütüne doğru bir reformlaşma olgusu¬nu da beraberinde getirmiştir. Klasik dönemden itibaren bürokratların muhatap alındıkları müsâdere sürecinde bu kez ağırlıklı olarak taşra¬da söz sahibi olan âyanlar müsâdere konusu olmuşlardır.