Tocqueville başyapıtı Amerika’da Demokrasi’nin ikinci cildinde eşsiz saptamalarına ve öngörülerine devam ediyor. Demokratik düşüncenin ve sistemin kendine özgü duygu, düşünce, eğilim ve alışkanlıklar yarattığını söylüyor. Tocqueville Amerika’yı Amerika yapan süreçleri, oluşumları, modern dünyanın daha sonraları Gösteri, Tüketim vb. toplumları diye tanımladığı burjuva-kapitalist düzenin bu ilk prototipini tam bir yetkinlikle anlatmıştır. Birey, toplum, aile ve toplumsal hayat gibi olguların nasıl bir dönüşüme uğradığını göstermiş, demokrasinin yarattığı bencillik ve yalnızlaşmaya vurgu yapmıştır. Bu bakımdan, Amerika toplumunun ve insanının duygusal-düşünsel serüvenini anlamak, bugün tüm dünyayı etkisi altına alan Amerikan kültürünü anlamaya daha çok katkı sağlayacaktır. İşte Tocqueville’in önemi ve değeri burada daha da belirginleşiyor. Kitaptaki kehanet gibi toplumsal çözümlemelerin hareket noktası onun sözleriyle şöyledir:
“Amerikalılar demokratik bir toplumsal sisteme sahiptir ve bu tabiatıyla onlara birtakım siyasal teamüller ve kaideler telkin etmiştir. Ayrıca bu toplumsal durum, Amerikalılarda, Avrupa’daki eski aristokratik toplumların bilmediği birçok duygu ve düşünce yaratmıştır. Vaktiyle mevcut olan ilişkileri değiştirmiş veya ortadan kaldırmıştır; bunların yerine yenilerini koymuştur. Sivil toplumun çehresi en az siyasal dünyanın zevahiri kadar değişmiştir.”