Balıkçı'dan mektup gelir sel gibi
Merhaba'sı püfür püfür yel gibi
Bir Akdeniz var sanki yüreğinde
Saçar dünyaya cömert bir el gibi
(Sabahattin Eyüboğlu'nun 1946'daki Mavi Yolculuktan sonra babama gönderdiği dizeler)
Bizim avluya bir masa kondu. Safiye Abla (Safiye Ayla) masanın üzerine çıktı; tüm benliğiyle, yüreğiyle, büyük bir heyecanla birbiri ardına, sevilen şarkılarını söylüyor; insanlarda çıt yok, sadece gözyaşı ve alkış...
Kimler yoktu ki... Madam Roji Sabo, Sabahattin Ali, Sabahattin Eyüboğlu, Ruhi Su... Biraz demlendikten sonra Ruhi Su'nun "Bin destan azdır sana, bir koca kurtarana!" diyen gür ve bas sesi duyuldu. Ne sesti o yarabbim!
Babam gibi deli-dâhi bir insanla bu kadar uzun bir yaşam sürmek zordu. Ama babam da tercihini hep annemden, Hatico'dan yana kullandı.
Hatırladığım sadece, mavi atlasa sarılmış, narenciye dalları, kalalar, palmiyeler, begonviller, mimozalara bulanmış babamı Bodrumluların omuzlarına almalarıydı. Ben babamın bu insan selinde, yukarıya doğru uzanan eller üzerinde, bir elden diğerine uçarcasına geçip gittiğini gördüm...