Anarşinin bugünkü anladığımız şekli için milat 18. yüzyıl olarak alınabilir, işte Godwin’in önemi bu noktada ortaya çıkar, zira çağdaş dönemin bilinen ilk ismidir. Peter Marshall’a göre, “Godwin anarşizmin en büyük düşünürüdür. Seksen yıllık ömründe onlarca kitap, binlerce sayfa kaleme alan Godwin, yaşadığı dönem göz önünde bulundurulduğunda radikal bulunabilecek bir felsefeye sahiptir.
Godwin'e göre dünyadaki kötülüğün temel kaynağı yerleşik yönetimleri ve kurumları olan devlettir, olması gereken şey devletsiz toplum ve otonom yapıların inşa edilmesidir. Doğrudan demokrasi uygulanarak tüm yurttaşlar birbirinin sesini duyabilmelidir. Ayrıca Godwin, mülkiyeti herkesin ortak kullanımına açılması gereken bir şey olarak görür ve işbirliğine vurgu yapar; ona göre, üretim kişilerin yetenekleri ve ilgileri doğrultusunda gönüllülükle organize edilmelidir; bu nedenle onun komünizm ve anarşizmle ilgili ilk sistematik fikirleri ürettiği kabul edilir. Bu fikirler Kropotkin sayesinde yaygınlaşır.
“Komşunu kendin gibi sev,” diyen Godwin’e göre anarşist düzene geçiş şiddetsiz ussal bir aydınlanma süreciyle yaşanmalıdır: “Doğrusu, bu eşitsizliği gidermenin yolu şiddet değil, akıldır.” Ona göre, insan aklı ve mantığının gücü sınırsızdır. Özgürleşmenin anahtarı akıldır.
Godwin’in yaklaşık 250 yıl önce kaleme aldığı yazılarına anarşizm, felsefe ve siyaset bilimi açısından Batı’da ilginin geçtiğimiz yüzyılda yeniden canlanması ve Türkiye’de ise Godwin’in eserlerinden herhangi birinin çevrilmemiş olması, bu çalışmanın oluşmasındaki temel motivasyonlardan biridir.