“Brit Bennett sahte değil. Anneler görkemli bir roman – dokunaklı, düşünceli. Sersemletici. Elimden bırakamadım. Bu yeni sesin dünyada duyulmasına öyle heyecanlanıyorum ki.” –Jacqueline Woodson
“Muhteşem… Sayfaları hayatla dolup taşan bir kitap.” –The Washington Post
Ulusal Kitap Vakfı tarafından, 35 Yaş Altı 5 Yazar arasında gösterilen, makaleleri The New Yorker, Paris Review gibi mecralarda yayımlanan Brit Bennett’ın ilk romanı Anneler, bir sırla başlıyor. Güney California’da, siyah topluluğun tam ortasında yaşayan, kiliseye yardım eden, her şeyi izleyen, dinleyen, gören anneler anlatıyor her şeyi.
Nadia, isyankâr, annesinin yasını tutan, on yedi yaşında, güzeller güzeli bir kız. Luke Sheppard ise sakatlığı nedeniyle bir restoranda garsonluk yapmaya başlamış eski bir sporcu ve babası bir peder. Bu çiftin ergen aşkı, pozitif bir hamilelik testiyle sonuçlanıyor ve rahimde beliren embriyonun etkileri, ikisinin de gençliklerinin ötesine kadar uzanıyor. Nadia sırrını, herkesten, en yakın arkadaşı ve dindar bir kız olan Aubrey’den bile saklarken geçip gidiyor yıllar. Ve yetişkinliğin kaçınılmaz soruları, bir aşk üçgeniyle birbirine bağlanan bu üç karakterin aklını kurcalayıp duruyor, seçilmeyen yolun ihtimalleri peşlerini bırakmıyor.
Önümüzdeki yıllarda adından çokça söz ettireceği belli olan Brit Bennett, Anneler’de, sadece annelikle tanımlanamayacak kadınları, gençliğin hararetini ve yetişkinliğin sallantılarını, okurken birilerinin en mahrem anlarına tanıklık ediyormuşsunuz gibi hissedeceğiniz bir dille anlatıyor.
“Ah be kızım, biraz da olsa aşkı tattık biz de. Ağzında açlığını bir süre bastırmaya yetecek kadar tatlılık bırakan, boş bir kavanozun dibindeki o azıcık balı.”