“Allahu ekber! Allahu ekber! Allahu ekber!”
Yüzlerce ağızdan aynı anda yükselen tekbir sesleri ve Muhayam Cabala Meydanı’nda, kaldırımlardan yollara taşan binlerce kişi… Çoğunun elinde Saddam Hüseyin posteri… […] Bunca kalabalığın arasında, siyahlara bürünmesine rağmen, taktığı başörtünün kenarından bir tutam sarı saçı görünen, tedirgin bir kadın... Ve kalabalık… O Kurban Bayramı’nın ilk saatlerinde idam edilen Saddam gibi, aynı günün son saatlerinde Amerikalı zannedilerek idam ya da linç edilmekten korkan, kendine “neredeyim ben” diye soran ürkek genç kadının etrafını sarmaya başlayan kalabalık...
Kendimi uzaktan böyle gördüm işte o an.
“Bu bir anı ya da bellek tazeleme kitabı değil… Bu, arşivimdeki ¦yayımlamadığım ya da yayımlayamadığım¦ gerçek hikâyelerden seçilerek yazılmış bir dizi “itiraflar” kitabı. […] Okuyacağınız “itiraf” dolu hikâyeler Irak’ta, Filistin’de, Suriye’de, İtalya’da, Yunanistan’da, Kırgızistan’da ve Türkiye’nin doğu bölgesinde yaşandı. Okurken zaman zaman şaşırıp bazen kızacağınızı tahmin ediyor, kimi zaman da gülümseyeceğinizi umuyorum…”