12 Eylül cuntasının toplumsal tahribatının sonuçlarını istatistiki veri olmaktan çıkaran ve o günleri yaşayanların tanıklığına dayanan bu sözlü tarih çalışması, hem kurumsallaşmış işkencenin dehşetini hem de insanlığın tarihsel onurunu gözler önüne seriyor.
Yalnızca hainleri değil, bir bütün olarak toplumu ve gelecek kuşakların siyasal bilincini yok etmek adına tankla topla devreye sokulan bu örgütlü kimliksizleştirme politikasının başarıya ulaşan ve her şeye rağmen yenilgiye uğrayan yönlerini açıklıkla ortaya koyuyor.
Sesini her yükseltenin terörist olarak yaftalanması, insanlıkdışı hapishane koşulları, hak gaspları, işkenceler ve ödüllendirilen işkenceciler... Bütün bunların normalleştiği ve kanıksandığı Türkiye tarihinin son elli yılındaki devlet geleneğini ve bu gelenekteki sürekliliği gözler önüne seren Asılmayanların yaşadıkları, toplumsal hafızayı diri tutarak dünle bugünün bağını güçlendiriyor.
Asılmayıp Beslenenler, unutuşun zindanlarına terk edilmek istenen hakikatin güneş misali her sabah yeniden doğuşunun kitabı.