“Derin yoksulluk aynı zamanda bir sosyal dışlanma sorunu. Susan Sontag’ın Başkalarının Acısına Bakmak adlı kitabında söylediği gibi, ‘gerçekliğin, seyirlik bir manzaraya dönüşmesi’ hali bütün bu yaşananlar. Patates, soğan kuyruğu, ekmek kuyruğu ve sonunda da yokluk/yoksunluk, sizi ‘Askıda ne var?’ arayışına kadar götürüyor.
Askıda geçen hayatların karşısında bir çözüm, bir politika üretmesini beklediklerimiz, duymak istediğimiz politikalar yerine, derinleşen yoksulluğun bir ‘güvenlik’, bir ‘vatan savunması’ sorunu olduğunu söyleyerek ve herkesin de böyle düşünmesini isteyerek yoksullar üzerinde baskı kuruyorlar. Hatta o kadar ileri gidiliyor ki kendileri yoksulluk yaşamasa da yoksulluk içinde yaşayanlar için ‘menüler’, ‘küçük porsiyonlar’, ‘yarım simitler’ öneriyorlar. Bütün bunlar işe yaramadığında da ‘İş beğenmiyorlar’ diye suçluyorlar.”
Yıllardır yoksulların, kentsel dönüşümle yerlerinden edilenlerin yanında yer alan Hacer Foggo, Askıda Hayatlar’da Türkiye’nin görünmeyen yüzünü gösteriyor, duyulmayan sesini duyuruyor.