"Bu ülkenin kurucusu, ulusumuzun yaşama nedeni büyük insan Mustafa Kemal Atatürk'ü çocuklarımıza yaşanmış öykülerle anlatmanın etkileyici olduğuna inanıyorum. Kuru sözlerle, içtenliksiz övgülerle Mustafa Kemal Atatürk sevdirilemez. Ayrıca Mustafa Kemal Atatürk o denli alçakgönüllü, o denli gerçekçidir ki kendinin övülmesinden hoşlanmaz, böylesi durumlarda “Boş ver bunlara; konuya gelin” anlamında konuşur.
Bir de kimileri Mustafa Kemal'le Atatürk'ü ayırırlar birbirinden. Aynı insanı ikiye böler gibi. Atatürk'ü Mustafa Kemal yaratmıştır, bilmezler.
Kimi kaynaklardan derlediğim Mustafa Kemal Atatürk öykücüklerini şiirleştirmeye çalıştım. Bu şiirimsi öykülerde onun;
insanlığını,
dehasını,
bilimsel düşünüşünü,
hiçbir şeyi gözden kaçırmayan keskin dikkatini,
derin duygusallığını,
engin çocuk sevgisini,
doğa tutkusunu bulacak çocuklarımız."
(Hidayet Karakuş)
***
10 KASIM'DA
İstanbul Hukuk Fakültesi'nde
Hitler'den kaçan
profesörlerden Schwartz,
o günün yürekleri
burkan haberden sonra
şaşkındı.
“Derse gireyim mi,
girmeyeyim mi”
diye rektöre
gitti sormaya.
“Efendim, kararsızım.
Acaba ne yapayım?”
“Sayın profesör,
sizde büyük bir adam ölünce
ne yaparlarsa, onu yapın.”
Alman profesör,
iki yana açarak kollarını
üzgün yanıtladı:
“Bizde bu kadar büyük bir adam
ölmedi ki…”